4 Eylül 2009 Cuma

MEVLÂNÂ'DAN DÖRTLÜKLER

MEVLÂNÂ'DAN DÖRTLÜKLER

Bütün evrende gizli gömü biziz
Ölümsüzlük yurdunu veren biziz


Geçince karanlığı bu suyun, toprağın

Hızır da Bengisu da biziz

Dün gece bir bilgine dedim ki gizlice

Gizleme benden evrenin tek gizini bile

Yavaşça kulağıma söyleyiverdi;

O sessizce bilinir, söylemek olmaz ele







Ömür biterse Tanrı başka bir ömür verir.

Geçici ölüm ölümünle biter ama,

Ölümsüz ömür var.

Aşk, Bengisudur.

Bu suya gel!

Bu denizden gelen her damla başka bir hayattır.







Bengisu, su ile toprak arasında gizlenmiştir,

Gönüldeki sevgide ayrılık ve üzüntü nişanesi yok.

Bu kadar utangaçlık neden?

Ortada utangaç yok.

Sen bu yolu kes ki,

Gönül yolu görünmez olmuştur.







Bengisu’yu bulmak için ayağını sıkı bas.

Gökte Ay parladıkça çarhı felek gibi dönmeye bak!

Canın varsa O kutsal varlığın çevresinde dolan.

Bu dönen can o canın dönüşündendir.









Ben elemsiz ve kedersiz dostun kölesiyim.

Çünkü yaslı bir sevgiliye kavuşma ümidi yoktur.

Vuslat sanki bir hayal ve bir teranedir.

Nasıl ki bulanmış su, Bengisu olamaz.





Ey cadı gözleriyle uykumuzu bağlayan yosma!

O gözlere, ister Bengisu pınarı, ister uykusuzların mezesi söyle.

Ama ben ırmakta boğulmuş bir haldeyim.

Suyu nasıl görebilirim?

Zaten altı yönden kendimi akıntıya kaptırmışım sanki.



Ben senin kölenim, senin kölen.

Senin o güleç dudaklarının kölesiyim.

Ey Bengisu,

Hızır gibi senden can bulmuş olan aşık,

Ölümden korkar mı hiç?



Senin sandığın vuslat yolu bu değildir.

Senin bırakıp gittiğin can âlemi bu değildir.

Hızır’ın Bengisu içtiği bu pınar,

Senin yolunun üstündedir.

Ama sen onu gizlemişsin.





Orucu zenbil gibi yakala ki,

Seni hak yolunun yoksulları sırasına katsın.

Bengisu, bağrı yanıklar için ne mutludur.

Bu oruç desti gibidir.

Sakın kırma bunu.



Ey binlerce hokkabazlıkların, fitnelerin tuzağı;

Yarabbi, başının altında ne fitneler saklıyorsun?

Ey Bengisu, cihan taş kesilse bile.

Tanrı'ya yemin ederim ki,

Onu değirmen gibi döndürürsün sen



Ey bâtıl! Sen Hak’tan kaçmaz da ne yaparsın?

Ey zehir! Senin acılıktan, sertlikten başka neyin var?

Aşk Bengisu gibidir.

Ona duygusuz eşek gibi bakma.

Ey Eşek!.. Sen su içinde kaşınmaz da ne yaparsın?



Dert çekmeden dermana eremezsin.

Can vermedikçe cânânın vuslatına yol bulamazsın.

Halil İbrahim peygamber gibi ateşe atılmazsan,

Hızır gibi Bengisu kaynağına varamazsın.



Öyle bir şahlar şahının yüzüne vurulmuşuz ki,

Sevgisi Bengisu içine oynaşan bir balık sanki!

Geç kaldık, günümüz erken doğdu.

Feryat!...

Şu vakitsiz kopan gürültülerden...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder